“Marka olmak”; işletme (yönetim, organizasyon, sistem), üretim, pazarlama, satış, dağıtım, servis ve tanıtım konularında, bir ticari organizasyonun bir bütün olarak başarılı olması demektir. Bir firmanın ya da ürettiği bir mal / hizmetin isminin herkes tarafından bilinmesi, duyulması, çok meşhur olması onun bir marka olmasına yetmemektedir. “Marka” verimlilik ve ticari başarı demektir ve bu, her konuda kalitenin yakalanmasıyla sağlanmaktadır.“Marka olmak” için eksiksiz şekilde gerçekleştirilmesi ve sürdürülebilmesi gereken aşamaları şu şekilde özetleyebiliriz:
Marka yaratırken öncelikle, yapılacak hedef kitlesine uygun iş yapabilecek nitelik ve kapasitede, vizyon sahibi patronlar ve üst yönetim kadroları gerekmektedir. Yaratılacak bir markanın başarısı, işi yapacak firmanın başındaki patron ve üst düzey yöneticilerin vizyonları ile çok yakından ilgilidir. Hangi hedef kitleye yönelik iş yapmak isteniyorsa mutlaka o hedef kitle içinde yer alan bir üst yönetim grubunun olması şarttır.
Çalışan insanlar arasında iyi bir iletişim, takım ruhu oluşturmak, “biz” anlayışı yaratmak şarttır. İyi markaların, sadece iyi motive edilmiş çalışanlarla yaratılabileceği bir gerçektir. Bu yönde personel mutluluğu/ iç müşteri, kariyer planlama, performans değerlendirme, ödüllendirme gibi konuların üzerinde durulmalıdır.
Marka, kalite demektir. Bir marka yaratılmak isteniyorsa, öncelikle kaliteli bir malın olması gerekir. Hedef kitle tarafından beğenilen ve yapılan tanıtım çalışmaları ile talep edilen ürün, markayı olgunlaştırmakta ve diğer kitlelere yaymaktadır.
Diğer bir önemli husus, markanın akılda kalıcılığını sağlayacak bir “isim“ belirlenmesidir. Yapılan iş ne olursa olsun, eğer bir marka yaratılacaksa, mutlaka iyi düşünülmüş, hem ürün / hizmete, hem de karakterine uyan, hedeflenen kitlenin kulağına hoş gelen, ürünü çağrıştıran bir ismin bulunması da şarttır. Bu konuda reklam ajanslarından profesyonel bir destek alınması tercih edilmelidir.
Şirket içi düzenlemeler yapıldıktan, doğru bir marka ismi belirlendikten ve kalite anlayışımızı oluşturduktan sonra sıra, markanın ilgili sektörde ve müşterinin zihninde konumlandırılmasına gelmektedir. Bunun için yapılması gereken hedef kitle analizi sırasında demografik, sosyolojik, psikolojik, kişisel faktörler göz önüne alınmalıdır. Bu faktörlerin bir bileşkesi alındığında ve ağırlıklı olarak hedeflenen kitlenin satın alma gücü ön planda tutulduğunda, yaklaşık olarak bir hedef kitle tanımı ortaya çıkmaktadır. Üretilen mal ya da hizmetin her şeyiyle bu gruplardan birini, birincil olarak hedeflemesi şarttır. Ayrıca, bunu yaparken “hiçbir malın / hizmetin her gruptan hedef kitleye satılamayacağı asla unutulmamalıdır.
“İyi tanıtım (görsel kimlik, reklam, halkla ilişkiler)” aşamasıyla, markanın kalitede olduğu kadar, iletişim anlamında da etkili bir boyuta gelmesi sağlanmalıdır. Yani marka yaratma ve yönetimindebaşarı kriterlerine bakıldığında, bir dizi işin en iyi, en etkili bir biçimde yapılması gerektiği görülür. Bunlardan en önemlileri de; görsel kimlik, reklam ve halkla ilişkilerle ilgili çalışmalardır. Bir ismi marka yapan en önemli unsurlardan biri de görsel kimliktir. Bu kimliğin başarılı olması yolundaki en büyük risk ise, bu çalışmaların ağırlıklı olarak firma üst yönetim kadrosunun zevk ve beğenileri doğrultusunda yapılması ve yaptırılmasıdır. Bu şekilde yapılan bir başlangıcın, başarısızlığın ilk adımı olduğu unutulmamalıdır. Hedef kitlenin benimseyeceği ve firmayı, ürün/hizmeti en iyi şekilde ifade eden görsel öğeler saptanmalıdır. Reklam konusunda da öncelikle ustaca düşünülmüş, firmaya, ürüne, markaya özgü yaratılmış bir fikir üretilmelidir. Ayrıca markanın reklam kimliği oluşturulması amacıyla bunun en az üç – dört yıl değiştirilmeden ve geliştirilerek işlenmesi gerekmektedir.
Firmanın ürün/hizmeti ne kadar iyi olursa olsun ve ne kadar etkili bir tanıtım yapılırsa yapılsın iyi organize edilmiş bir pazarlama ve satış stratejisi, tekniği yoksa markada başarıyı yakalama şansı neredeyse yoktur. Bu nedenle firmaların bu konuyu önemseyip satış ve pazarlamada bir strateji belirlemesi şarttır.
Belirlenen pazarlama ve satış stratejisiyle birlikte dağıtım ve servis organizasyonu da detaylı olarak planlanmalıdır.
Markalaşmanın öncesinde ve tüm süreçlerinde her şey değerlendirilmeye alınmalıdır. “ Müşteri ne diyor? Çalışan ne öneriyor? Dostlar, hatta rakipler ne diyor? Bununla ilgili ne yapabiliriz?” gibi tüm eleştiriler dinlenmeli ve değerlendirilmelidir. Bu fikirler ve değerlendirmeler doğrultusunda “Nasıl daha fazla gelişebiliriz?” düşüncesiyle araştırılmalıdır.
Markalaşma öncesi ve süreçlerinde, hatta markalaşmanın sağlanıp sürdürülmesi aşamasında devamlı gelişme ve kalite artışı hedeflerine odaklanılmalıdır. Markalaşmanın sağlanmasıyla, tüm işler bitmemektedir. “Marka”nın sürdürülebilmesi için yakalanan seviyeden ödün verilmemeli ve araştırma- geliştirme faaliyetlerine de yoğunlaşılmalıdır. Devamlı gelişme ve kalite artışıyla birlikte itibarın, satışların ve dolayısıyla karın artacağı unutulmamalıdır.
Var mı göz göz olmuş kabarcıkları arasından sosunu içine çeken kakaolu ıslak kek gibisi? Sessiz kaldınız değil mi? Çocukluğumuzdan beri severek tükettiğimiz kakaolu ıslak kek, yapımında ayrılan sıvı kek harcının yarattığı akışkan kıvamdan dolayı farklı ve leziz bir deneyim yaşatırken aşk acısı başta olmak üzere her türlü acıya iyi geliyor.
Kakaolu ıslak tarifinde hemen hemen her evde ve el altında bulunan malzemeler yer alıyor.
Kakaolu ıslak kek sevdiğinizi biliyoruz da tarifte yaptığınız bir değişiklik varsa onu merak ediyoruz biz. Dondurma ile mi servis ettiniz onu, yoksa sadece rendelenmiş Hindistan cevizi mi serptiniz üzerine?
Yok ya daha son sözümüzü söylemeyelim. Demleyin çayları, misafirliğe geleceğiz elimizde keklerle.
Nasıl Yapılır?
Yumurtalar ve toz şekeri, derin bir karıştırma kabında bir mikser yardımıyla toz şeker tamamen eriyene kadar karıştırın.
Süt, ayçiçek yağı, kakao ve vanilyayı ekledikten sonra karıştırma işlemini sürdürün.
Hazırladığınız sıvı kek harcından büyük bir su bardağı ölçüsünde ayırın.
Kalan kek harcına, elenmiş un ve kabartma tozunu ekledikten sonra karıştırma işlemini sürdürün.
Kek kalıbını tereyağı ile yağlayın. Hazırladığınız kek karışımını içine aktarın.
Önceden ısıtılmış 180 derece fırında 30 dakika pişirin.
Pişen ve 5 dakika kadar içini çeken keki, fırından alın.
Bir bıçak ucu ya da kürdan yardımıyla kekin üzerine delikler açın.
Hazırladığınız sıvı kek karışımını azar azar ekleyip, kendi ısısı ile içine çekmesi için bekleyin.
Sosunu tamamen çeken kakaolu ıslak keki, dilimledikten sonra servis edin. Bu ıslak kek lezzetini sevdiklerinizle de paylaşın.